- The Vegan Gazette
- Posts
- Keyfekeder Bir Rehber: Londra’da Vegan Kahvaltı
Keyfekeder Bir Rehber: Londra’da Vegan Kahvaltı
Haftanın Neredeyse Her Günü Erken Açılan Yerler. Bagel, Daima! Evde Kahvaltı İçin Kısa Bir Liste. Haftasonunu da düşündük. Brunch ve Romantiz.
Kahvaltı sever, yapan biri hiç olmadım. Günümün öğleden önceki ilk bölümünü filtre kahve veya Americano, dışarıda oturmaktaysam da yulaflı latte veya cortado ile geçiren cinstenim. Sabahları zaman, bence üç şeye ayrılır: arkada çalan radyo eşliğinde yazı seansları, yürüyüş ve yeni eklenmiş podcast bölümlerini dinleme ya da kendi şehrimde veya seyahatte olduğum yerde mahalle keşfi.

Ancak kahvaltı en önemli öğün, kahvaltısız hayat hatadır, vegansam veya vegan tabaklar arıyorsam Londra’da nereye gideceğim diye soran arkadaşlarımı dinledim, Keyfekeder Bir Rehber: Londra’da Vegan Kahvaltı hazır.
Aşağıda bahsi geçen mekanları seçerken şu kriterleri göz önünde bulundurdum:
Hemen hemen her gün, erken saatlerde açılan, sadece havalı brunch değil, kahvaltı servisi yapan yerler,
Franchise ya da zincir olmayan, şahsına münhasır dükkanlar,
Bir masayı ya da sohbeti diğer mahalle sakinleriyle paylaşabileceğin, çalışabileceğin, okuyabileceğin veya yazabileceğin, yani sabahları açık olan zihnini daha da besleyebilmeni sağlayan mekanlar.
Önceki sayımıza buradan ulaşabilirsin.
Gezegenimizin geleceğini önemseyen bir arkadaşın mı sana The Vegan Gazette’den bahsetti? Daha fazlasını öğrenmek için buradan abone olabilirsin.

Fields Beneath, Kentish Town
Kentish Town Overground İstasyonu’nun hemen girişindeki Fields Beneath, evime uzak yerlerden biri olmasına rağmen ilk sıradan listeye girdi. Gerçi birinci, ikinci diye numaralamadım ama aklıma ilk gelen yer burası oldu. 2012’de kuruluyor, 2017’de sahibi ve yaratıcısı Gavin Fernback’in vegan olmasıyla menüsünden tüm süt ve hayvansal ürünleri kaldırıyor. Müdavimlerini kaybetmiyor, tam tersine benim gibi düzenli ziyaretçi kontenjanından katılan yeni simalar ekliyor. Çırpılmış tofu ve fermante biber ketçaplı tofu bagel ya da kruvasan sandviçleri özlediğimde trene atlayıp kendimi burada buluyorum. Fields Beneath’teki en güzel şey, hemen her gidişimde masama günaydın diyerek oturan ve sohbete teşne olduğum mahalleliler.
Haftaiçi 07:30-16:00, Cumartesi 08:00-17:00, Pazar 08:30-16:00 açık.

Kahve, çırpılmış tofu ve fermante biber ketçaplı tofu bagel, ve karşı komşum.
Wave, Hackney
Wave, tam adıyla We Are Vegan Everything (Her Şeyimiz Vegan), Londra vegan sahnesinin özellikle kahvaltı alanında öncülerinden. Burada glutensiz mantarlı börek; zerdeçallı çırpılmış tofu yanında sotelenmiş kara lahana ve kaju hollandaise sosuyla gelen Sunny Side aklıma ilk gelen tabaklar. Ayrıca, vegan olmayan arkadaşlarınla buluşabileceğin, onları Şakşuka ile tavlayabileceğin ve yeniden gelmek istemelerine neden olacağın bir yer. Bense eskiden menüsünde olan ama şimdi kaldırdıkları tütsülenmiş havuçlu bagel’larını yeniden yiyebileceğim günün hayaliyle yaşıyorum.
Her gün 08:30-17:00 açık, Pazarları servis 10:00-16:00 arasında

WAVE’in Şakşukası
Broca, Brockley
Genellikle Brockley’e cumartesi pazarı için gidip haftalık sebze, meyve ihtiyacımı karşılıyorum, ama bazen, ben farkında olmadan hayat beni Browns of Brockley’in kahvesine, oradan da Telegraph Hill’de, hele ki hava güzelse, bankta oturup içime yolculuğa, ardından da Broca’ya sürüklüyor. Kek seçkisi leziz, günlük çıkan kişler ve vegan sandviçler mevsimine göre değişiklik gösteriyor. Londra’nın Güneydoğusundaki favori brunchlarımdan olan V’Chorizo sosisli, kaju peynir sosuyla fırınlanmış patates, soğan ve kırmızı biberli tabak da burada.
Her gün 08:30-15:30.

Yaz, Broca’nın önünde.
Uchi Bake, Clapton
Uchi Bake için en vegan dostu kafelerden biri diyemem ama atmosferine bayılıyorum. Gün boyunca Clifford Brown, Edu Lobo, Freddie Hubbard gibi caz tınıları çalıyor. Tezgahın başında oturup insanları, zamanı ve hayatı izlerken kendimi huzura gömülmüş buluyorum. Sabahları ekmeğe reçel sürmeyi seven, kahvenin yanında kurabiye iyi gider diye düşünen tatlıseverler için ideal. Bir diğer umudum da yeterince insan gidip sorarsa mevcut sandviç ve çöreklere vegan seçenekler ekleyecekleri. Neyse, sen şimdilik Mochi matcha kurabiyesinden bir ısırık al ve rahatla.
Salıları hariç, her gün 08:00-17:00 açık.

Uchi’den dinginlikle
Café Petiole, Somerset House
Bir Pazar günüydü. Vegan da olsa İngiliz kahvaltısı ya da hemen her Pazar olduğu gibi pub’da uzun öğle yemeği oturması yapmak istemiyordum. İşte, Café Petiole’yle o zaman tanıştım. Tendril Kitchen’ı yaratan ekip tarafından kurulan (çoğunlukla vegan) Café Petiole’de tiramisu, cheesecake, limonlu poppyseed kek ve morello kirazlı kek gibi tatlılar tamamen vegan. Benim gittiğim gün kiş tofuluydu, günlük salatalardan nohutlu ve fasulyeli olanı seçtim, tam bir protein takviyesi için. Üstelik Somerset House içinde olduğundan, pazar kültür açığını gidermek için de ideal.
Pazartesi kapalı, Salı-Cumartesi: 09:00-17:00 | Pazar: 11:00-17:00 arası açık.

Önde tofulu kiş ve nohutlu fasulyeli salata, arkada mantarlı sandviç.
Beans Café, Hackney Downs
Beans Café yeni açıldığı için henüz sadece bir kez gidebildim ancak bu sürdürülebilirliğe önem veren bitki bazlı café’de, tütsülenmiş kerevizli veya Guinness’li tost, karamelize armutlu Fransız pancake gibi seçenekler var. Ayrıca, Pazar günleri tofu’nun başrol oynadığı, sebzelerle dolu bir tabak da dikkatimi çekti, bir dahaki sefere.
Her gün 08:00-17:00 arasında açık.
Bagel, Daima!
Kimine göre bagel Londra’daki pek çok yemek trendi gibi gelip geçici, ama ben bir zamanlar bagel’ın cennetinde, New York’ta yaşamış biri olarak hayatımda daima yeri olacağını düşünüyorum. Hazır bagel zamanlarında yaşarken sevdiğim üç yeri de listeye eklemek istedim.
Rye Lane Bagel, Peckham
Gerçekten çok aç veya akşamdan kalmayken ideal. İçi bol malzemeli birkaç vegan seçenek var, evimin dibinde olması da işime geliyor tabii ki.

Papo’s’da taze bagel.
Papo’s, Shacklewell Lane
Sade ve nefis. Bagel deyince akla gelen şey. Ben susamlı içine vegan krem peynirlisini seviyor, ayda bir sırasına giriyorum. Daha bereketli bir harç istiyorsan, domates, kapari ve kırmızı soğan da ekletilebilir.
Paulie’s, Well Street
Paulie’s’le ilk Netil Market’te tanıştım, meğer Well Street şubesinde buraya özel "The Vegan" varmış. Bir ara hemen her şeyin, körilerin, sandviçlerin içinde tiftiklendiği için vegan et ikamesi olarak karşımıza çıkan, fakat artık pek rastlamadığım jackfruit ile yapılmış.

Temmuzda bir gün, Third Culture Deli önü.
Evde kahvaltı?
Hiçbir yere gitmek istemediğim, yalnız ya da beraber evde kalmak isteğimiz günler için buzdolabımda her zaman I’m Nut Ok peynirleri hazır durur. Broadway Market’teki The Third Culture Deli ’nin de kurucusu, Amerikan-İtalyan çift Angelina ve Nivi tarafından Hackney’de yaratılan bu artizan vegan peynirlere bayılıyorum. Çedara benzeyen C’e Dairy, İtalyan otlarıyla hazırlanmış G.O.A.T ve tütsülenmiş kömürlü Miner Threat, vegan olmayan arkadaşlarıma bile pek çok defa “Bunun vegan olduğundan emin misin?” diye sordurtmuştur. I’m Nut Ok, peynirkolikleri vegana dönüştürecek etkiye sahip.
Haftasonun hazır!
Tabii ki Victoria, Soho, Dalston, Camden, Covent Garden ve Kings Cross dahil altı şubesi olan Mildreds; Canary Wharf ve Borough Market’te iki şubesiyle Mallow gibi, Vegan + Brunch + London araması yaptığında Google’da karşına çıkacak, bilinen mekanlar var. Ama söz verdiğim gibi, daha samimi, mahalleli bir hafta sonu istikametiyle tanışmanı isterim: Love Shack. Kendilerini, “Başka hiçbir yere benzemeyen bir alan yaratmak istedik. Bizim gibi veganların ve daha önemlisi, vegan olmayanların gelip tutkuyla yemek yapan şeflerin, baristaların ve mixologların hazırladığı lezzetleri tadabilecekleri, mantarın geniş dünyası ve yetiştirilme şekilleri üzerine sohbet edebilecekleri veya gündüz rave’le karşılaşabilecekleri bir yer.” diyerek tanımlıyorlar. Bence dediklerini başarmış durumdalar. Mantar, ıspanak ve feta peynirli omlet ya da Whole Lotta Love için uğrayıp kendini mantarlı içecek menüsü içinde kaybolmuş, işletmecilerden bu konuda bilgi alırken bulabiliyorsun. Aslan yelesi mantarının yetiştirilmesi ve başka fungi türlerinin neye iyi geldiği sıradan, gündelik mevzular.

Bistroteque’in bahar menüsünden Kuşkonmaz Tabağı ve ünlü Bloody Mary.
Brunch ve romantizm
Tam anlamıyla romantik bir pazar mekanı. Bloody Mary’ler ardı ardına beyaz örtülü masalara taşınıyor, yan masalardan genellikle Londra sanat dünyası üzerine sohbetler yükseliyor. Vegan seçeneklerinin zamanla genişlemiş olmasından dolayı son derece mutluyum. Mevcut menüde Urfa biberli kızarmış pancar, kereviz şinitzel ve farinata balkabağı gibi lezzetler bulunuyor. Bahsi geçen yerin adı: Bistroteque.
The Vegan Gazette’e gösterdiğin ilgi için teşekkür ederiz. Vegan dünyasından haberdar olmak isteyen arkadaşlarınla bizi paylaşmaktan çekinme!